29 Mart 2010 Pazartesi

huzunlu acilis

umutlu bir baslangic olacak bu. cunku o nun adinin oldugu her yerde umut vardir. cok kotu bir sonucun ardindan da olsa, umutvar bir baslangic olacak.

once dun aksamdan baslayalim. dun aksam cok enteresan bir mac izledik. bir an icin, 70. dakikayi bu filmden keselim. halamin biyiklari olsa muhabbetine girecek degilim ama, bir an icin keselim. hadi bir adim daha ileri gotureyim. bir an icin, 90. dakikada keita'nin volesinden once topun iki santim daha kendisine yakin zipladigini ve o topun biraz daha koseye gittigini dusunelim. sadece bu iki anlik degisim ve bir iki santimlik fark bir ulkenin gundemini nasil ters yuz edebildi, bu cok ilginc.

simdi kahraman fenerbahce, simdi yerin dibine sokulan galatasaray. cok enteresan bir spor bu futbol. tum spor yazarlari anlasmiscasina fener'in cok iyi oynadigindan, maci istedigi gibi kontrol ettiginden, rijkard'in bu macin maglubu oldugundan bahsediyor. eger bir-iki saniyede bir-iki santimlik degisiklikler olsaydi simdi muhtemelen bambaska seyler okuyor olacaktik. daum'un bileti eline verilecekti, fenerbahce'nin mac boyunca bir kez dahi ceza sahasina girememesi elestirilecekti, dos santos'un suratiyle nasil tehlikeler dogurdugu anlatilacakti, galatasaray defansi goklere cikarilacakti.

bu macin ozeti sudur: cok kotu mac oldu. iki takim da futbol adina ortaya pozitif birsey koyamadilar. galatasaray orta sahayi fener'e birakti, defansini ceza sahasi cizgisinin onune cekti, ama fenerbahce, orta sahada cirit atmasina ragmen hic pozisyon uretemedi. bu cok enteresan. fenerbahce yavas oynayan bir takim olmasina ragmen her mac pek cok gol pozisyonu uretebilen bir takim. hicbirsey yapamasalar, duran toplardan pozisyonlari oluyor. ama bu macta, duran top ortalari da etkili olmadi. guiza'nin yanlis bayrakla kesilen ataklari haric, ceza sahasinda pozisyonlari yok. ote yandan, galatasaray defalarca kanatlardan ceza sahasina girdi. pozisyon sayisi fenerinkine gore daha fazla, ama bizimkiler de bu kadar kanattan gelip de, iceriye sadece bir tane isabetli top cikarabilmeleri de enteresan. onu da gio disari vurdu.

gelelim galatasaray'a. cok superiz bu sezon. her mac istikrarli bir sekilde daha kotu oynuyoruz. sanki benjamin button olduk. sezon basinda uce bese bakmadan onune gelene sallayan, isabetli pas sayisini 500e yaklastiran o takim gitti; pozisyona giremeyen, bir gol yiyince altindan kalkabilecegine dair en ufak bir umit vermeyen, pas yapmayi top cevirmeyi tamamen unutmus bir takim geldi. degisen bir kewell, bir baros. bu iki futbolcu bu kadar mi fark ettiriyordu?

oynanan bu futbol ne sampiyonlugu ne sampiyonlar ligi elemesini kazanmayi hak ediyor. bu saatten sonra sampiyonluk icin mucize lazim. sanirim sampiyonluk icin en az 19 puana ihtiyac var. bu da 7de en az 6 demek. bu kadar yuksek performans gostermek icin de hakikaten iyi oynamak gerekir ki, ancak o iyi oyun affettirebilir su iki aylik kabus gibi futbolu. bakalim nisan-mayis subat-mart'tan iyi olabilecek mi.

oynanan futbol kotu de olsa, sunu da unutmamak gerek. son bir iki mactir kendi rakipleriyle oynadi galatasaray; ve gorduk ki, rakipleri de cok ahim sahim top oynamiyor. galatasaray iki haftada 2 puani, kendi oyuncularinin amatorce hatalarindan kaybetti; ustelik ayni hatalar rakiplerinden birinin hanesine de moral ve 2 arti puan yazdirdi. kotu oynayan galatasaray bile, yapilmamasi gereken hatalari yapmamis olsa, su an 55 puanla ikinci sirada olacakti ve yine sampiyonlugun en buyuk adayi haline gelecekti. en cok da bu kahrediyor.

tum bu olumsuz tabloya ragmen, bu yazi hala daha bir umut yazisi. eger galatasaray kim oldugunu hatirlayabilirse, sezon basindaki haline yaklasabilirse, sampiyonluk veya sampiyonlar ligi hala uzak degil. tek ihtiyacimiz silkelenip kendimize gelmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder